İnsan nedir ki Olric?...Kelimeler; dışarıdan göründüğü kadarıyla,ebatları ve cisimleriyle sınırlı; akışkan olmayan,anlamdan yoksun yer kapsasalardı keşke.Ne kadar kolay olurdu o zaman,bir kelimenin özünü yakalabilmek.Onu tartmadan,değiştirmeden,düşünmeden açıklayabilmek...Çevresinde ilk kez tanık olduğu bir nesneyle saf ve karşılıksız bir ilişki kurabilen küçük çocuk yakarışlarıyla hareket edebilseydik.Dokunmalarla sınırlı kavrayış kabiliyetlerimize yenilerini eklemeden öylece kalabilseydik.Herhangi bir olayı,durumu,insanı,bitkiyi tanımlama gayretiyle büyüyebilmenin kaygan yokuşlarında helak olmasaydık.Çocukluğun en kadim,en mahmur bozulmamışlığını, büyümenin basamaklarına kilim olarak serebilseydik.Belki o zaman,kelimeler de; küçük bir çocuğun masumane bakışları altında kavrulur,hayatın çilekeş yollarında büyüyüp,vahşileşmezlerdi.
İnsan nedir ki Olric? diyesim geliyor sürekli.Selim Işık'ı tanıyan herkesin diline pelesenk olabilecek kadar güçlü bir serzeniş.Kim bu Selim Işık,yahu? Gündelik akışın değişmez kanunlarını uzaktan haddini bilmez vaziyetle tehtide kalkan bu isimde ne oluyor? İlkokul çağında çizgisiz bir deftere 'çizgi'ler çizmeye uğraşan çocukların,hayalgücüne sığınarak elinde tabanca köşeye yığılmış bir adamcağızın,üstüne üstlük kırmızı pastel boyayla defterin kenarlarına kan süsü verilerek çizilen bir resim kadar değersiz ve 'çocuklara kötü örnek' bir figürden başka birşey değil...Kelimelerin tarif etmekten,betimlemekten,onu içine almaktan korkacak kadar tekinsiz bir varlık.Kelimeler bile aciz kalıyorsa,Selim Işık'ı nasıl anlatmalı? Bir adet kurşun kalem,A4 ebatında müsbette bir kağıt ve belki birkaç renk boyalar (inithar için kırmızı,melenkoli için sarımtrak,yaşamayı bilmeyipde yaşamaya uğraşmak yada yaşamın üstünü örtmek için mavi) kullanılabilir.
İnsan nedir ki Olric? Ah Oğuz Atay,senin de böyle çocukluğunun aristokrat bir ailede geçimsiz,anormal bir büyüme ile başlayan,daha sonra ilk çalışmalarını küçük şiir denemeleriyle çeşitli deriglere göndermesiyle tanınan,kazandığı yüksekokul macerasını yarıda keserek küçük bir dağ evinde ilk özgün eserini armağan eden,olgunluk yıllarına sığdırdığı romanlarıyla ünlenen,Nobel Edebiyat ödülünü hiçde Sartre'ci olmayıp elinin tersiyle bir kenara itmeyen bir yazar olarak önsözleştirselerdi ne olur du ki sanki?
Kelimelerin akışkanlığında sanada bir anlam verebilseyidk,anlamlardan ve aforizmalardan örülü t-shirtlerini satın alabilseydik.Türk edebiyatının en modern ve başına (post) ekinin gelmesiyle türetilen çeşitli akımlara dahil edebilseydik...Ama aydın ve entelletüel duruşumuzla,sözümüzün dinleneceğini varsayarak sana o içten şartımızı fısıldıyabilseyidk keşke...Selim Işık'ı bize tanıtma ne olur diye!
İnsan nedir ki Olric? Selim Işık intihar etmiş dostlar.Ee ne olmuş ki dediğinizi duyar gibiyim? İntihar işte...Selim Işık hayatımıza girdi gireli...cümleleriyle başlayan nutuklara yer yok Selim Işık'ı anlama klavuzunda? Selim Işık bir Tutunamayan hastalığına yakalanmıştı.Amansız bir hastalık.Daha çok küçük burjuva dünyalarında,gözü açılmış,kuşkucu ve yalnız Kafka okurlarında görülen bir hastalık.Hastalık fark edildiği vakit kişi kendini,elinde tuttuğu en 'büyük ve kutsal' küçük burjuva olanaklarını bir bir bırakarak yalnızlığa hapsetmeye başlar. Bir tür hastalık özelliği işte...En büyük belirtileri yalnızlık,çok okumak (özellikle bu dönemlerde Kafka'nın tüm kitapları tekrar tekrar bıkmadan,usanmadan okunur),iletişime geçmemek,çok içki ve sigara tüketmek...
İnsan nedir ki Olric?...Şimdi nasıl cevap vermeli? Kelimelerin art arta dizilmesiyle,uyumlu ve tutarlı cümle bütünlüğüyle nasıl kurmalı bilmem ki? Ah bu kelimeler...Ah bu duyguların cümlelere dökülme hali...Ah bu Oğuz Atay...Ah bu Selim Işık...Ah bu Olric...
İnsan nedir ki Olric? İnsan,Selim Işık'ı tanımayan ve Oğuz Atay'a en acıklısından bir önsöz yazan kişidir desem...Yada küçük hayallerin peşinde oradan oraya amansızca koşan,durgun suların üstünde ölüm denilen ama gündelikte yaşam kelimesiyle özdeşmiş bir pınara kendini bırakan,her türlü iktidar araçlarıyla hissizleşen,hissizleşmeyi normal addedilen kurallar içinde yaşayan,kelimelerle istediği gibi oynayan yapay duygusallığın içinde eriyen ve kaybolan ama tüm bunları yaparken tutunan bir karakter olabilen mi desem?
-”İnsan nedir ki Olric?”...
-”Nedir efenidimiz?”...
-İnsan,ağaçları kesip onlardan kağıt yapan sonrada o kağıtlara ”Ağaçları Koruyunuz” yazandır!...
andacyazli@yahoo.com
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder