5 Temmuz 2011 Salı

Aynalar

Yedinci Kıta (Michael Haneke)
Gelip geçen vücutlara çarpmadan,kayıtsız, başı yukarıda hızlı adımlarla yürüyebilme otonomluğudur biraz da modernleşme aynası.Kalabalıkların mevcudiyetini çevik bir alaycılıkla itmek kadar,kalabalığın tasasını istemeden de olsa omuzlarında taşıyabilme zorunluluğunu barındırır içinde aynalar.Aynalar yansımasını;kalabalık içinde 'ben' ile,kalabalık dışında 'ben' in aynı potada tek 'ben' bileşimine evirebilme dayanağından alır.Bu biraz da,kollektif olanla olamayan arasında sunni bir çatışma ortamı yaratır.Çatışmadan arta kalanlar daha çok yansımadan gördüğümüz kalabalık içinde koflaşmış bir birey fetişizmidir.

Bireysel özgürlüklerin en ideal toplumsal sözleşme temelinde korunduğu liberal toplumlarda,özgürleşme algısı tam olarak bu duruma tekabül eder.Kutsal mertebelere ulaşmış aile,din,ahlak vb. barınaklarından sıyrılabilmeyi ve yüksek iradesini kullanarak kararlarını bir başına verebilmeyi elzem kılan bireysellik, özünde öz-benliğe ulaşabilmeyi amaçlar.Özgürleşen birey onu kuşatan kurumlardan özgürleştiği kadar,birey olabilmenin sunni yordamlarından da bir o kadar özgürleşmiş kişidir.Peki,sunni yordamları yaratan saikler nelerdir? 

Sunni yordamlar; bireyselliğin yada özgürlük arayışının malzemelerini yine belli otoriter ve kısıtlayıcı yapılar etrafında kullanır.Bireyin kökten özgürlüğü kutsanırken,bir başka yandan bireyin prangaları yaratılır.Birey etraflıca ve geniş bir huzur ile birlikte kalabalıklarda yürürken,müzmin olarak kalabalığın içinde kendi yalnızlığına doğru savrulur.Dokunmadan,başı dik ve hızlı adımlarla yürüyebilmek yaratılan sunni bireyselliğin kibirli tavırları olduğu gerçeği kadar,birey fetişizminin boşluğunda tutunacak hiçbir dayanağın olmadığı gerçeğini de ifşa eder.

Bu rotada yaratılan ve kendini sürekli tekrar eden bireysellik algısı,yalnızlığı ve yabancılaşma edinimleri vahşice içinde barındıran unsurları yaratır.Dokunmadan,rutinleşmiş ve tekdüze yaşam kalıplarını bireycilik adı altında servis eder ve idealliği bu kulvarda aramaya başlar.Böylece;kalabalıklar içinden sıyrılmaya çalışmak,dokunmadan ürkek ve kayıtsız yürümek,yalnızlığın ağır kasvetinde yaşlanmak ve rutinleşen günlük ritüelerin kıskacında yaşamaya mecbur eder.Aynaların karşısında beliren iki farklı benliğin aldanışı;özgürlüğe giden yolda çırpılan takma kanatların duyarsızlılığını yaratır.

Michael Haneke'nin 1989 yapımlı 'Yedinci Kıta' filmini tekrar hatırlarsak ve gündeliğin sakin,tasasız ve müzmin yakarışının nelere gebe olabileceğini tartarsak belki anlayabiliriz sunni özgürlük fetişizmini.

andacyazli@yahoo.com

1 yorum:

  1. Bireyin otonomluğu da -Kuzey atlantik batı kapitalist toplumlarında özellikle- koca bir yalandır. Sistemin seni kontrol etmediği çok az yer vardır. Zaten oralarda olanlar da belli.

    YanıtlaSil