Dört mevsime ayrılan epizodik yapısıyla 'Ömrümüzden Bir Sene';Gerri ve Tom çiftinin sorunsuz,tekdüze ve huzurlu yaşamlarının bir yılına ışık tutuyor.Bunu yaparken de,çiftin yaşamlarında bir şekliyle önemli bir yer edinen arkadaş ve akraba ilişkilerinin grifit yollarında gezintiye çıkarıyor bizleri.Her mevsimin kendine özgü değişimleri ve savruluşlarının insanların halat-i ruhiyesine yansıması Tom ve Gerri çiftinde görülmüyor.Onlar yılın her mesiminde edinmiş oldukları alışkanlıkları ile beraber tatlı bir rüyanın korunaklı miğferinde sürdürüyorlar yaşamlarını.İlkbahar ve yazları geniş bahçelerinde yağmurun toprağı sessiz dövüşününü izlemeleri,zamanlarının büyük kısmının geçtiği küçük mutfaklarında değişik şarapları tatmaları,gecenin dingin ışltısında yataklarında kitaplarını okumaları onların değişmeksizin mevsimlere ayak uyduran bazı ritüelleri oluyor.
Gerri'nin uzun yıllar boyunca birlikte çalıştığı iş arkadaşı Marry ile birlikte,çiftin yaşamlarını bir bir ziyaret eden farklı kişilerin büyük mutluluk tablosunda yer edinişlerine tanık olmaya başlıyoruz.Marry orta yaşlarda istediği ve hayal ettiği birlikteliği yaşayamamış ama arayış umudunu hep diri tutan bir karakter.Tom ve Gerri'nin mutlu birlikteliklerini gıptayla izleyen ve kendi yalnızlığını onların huzurlu duvarında gizlemeye çalışan Marry'nin, her davranışı tipik bir tutunamama panoraması çiziyor.Gerri ile iş çıkışında oturdukları bir pub'da etkilendiği bir adamın bir süre sonra sevgilisinin çıkagelmesi veya Tom ve Gerri çiftinin biricik oğulları Joe'a karşı geliştirdiği ilginin her daim karşılıksız kalması gibi olyalar bu tutunamama hallerini açıkça ifşa ediyor.
Çiftin yakın arkadaşlarından Ken ise yine Marry'ye benzer biçimde yalnızlıktan muzdarip diğer karakter.Çifti ziyaret ettiği birgün mutlululuk güzergahı küçük mutfakta lezzetli yemek ve şarapları büyük hazla tatan Ken, tıpkı Marry gibi geçici bir huzurun ve birlikteliğin tadını çıkarıyor.Akşam yemeği sonrası Tom ile dertleştiği sırada gözyaşlarına kapılması ve umutsuzluğun kara kuytularında kaybolması onuda tutunamayan bir karakterlerin makus kaderine hapsediyor.
Kışın ise çifti bekleyen bir cenaze var.Tom'un kardeşi Ronnie'nin eşini defetmek için çift cenazeye katılıyor.Ronnie ise agresif ve babasından hoşnut olamayan bir oğlu ile birlikte yaşıyor.Annesinin ölümünden kendisini sorumlu tuttuğu oğlunun veryansınları karşısında mutsuzluğun payesine kapılan Ronnie'yi Tom evine davet ediyor.Ronnie; eşinin ölümü ve oğluyla yaşadığı sorunlar çerçevesinde tutunamayan bir başka karakterin taşıyıcısı konumuna düşüyor.Çiftin evine taşınmayı kabul ediyor fakat kendi iç dünyasında kaybettiği umut tohumlarını yeşertmesi mümkün olmuyor.
Mike Leigh'in 'Ömrümüzden Bir Sene'si, mutlu bir orta-üst sınıf aile yaşamının başka yaşamlar tarafında kurduğu tahakkümün görünmez kıldığı 'faşizmin' puslu yollarında yürüyor.Birilerinin mutluluğu pahasına tutunamayanlar ordusunu yaratan bir mekanizmanın etrafında olabildiğince telaşssız ve abartısız adımlarla dolaşıyor.Bunu şaşılacak bir ustalıkla ördüğü olay örgüsü,duru ve akıcı diyalogların etkisi kadar,Avrupa bireyciliğinin genlerinde saklı tahrip edici kapitalist ilişkileri deşfre etme gücünden alıyor.
Film;Tom ve Gerri çiftinin en ince teferruatına kadar işlenmiş aile, ahlak ve davranış kurallarının dış çemberinde yarattığı yığınca mutsuz Marry,Ken,Ronnie'lere; filmin başında Gerri'in yaşlı kadına sorduğu şu soruyu soruyor:
”1'den 10'a kadar bir aralıkta kendinizi ne kadar mutlu hissediyorsunuz?”
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder