Vicdani Retciler,militarist düşünce ve algılayışıyla tohumlanan insanlığa 'ölmek ve öldürmek' patolojikliğini yerle bir etmek,yerine bir arada yaşamın basit ama sihirli klavuzunu ortaya serme çağrısını yapıyorlardı.Savundukları en insani temelde anlaşılır düşüncelerdi.”Askerlik;ölümün kutsandığı,kitlelerin sadece savaş diline hapsedildikleri,katı hiyerarşik yapının insanı 'öldürme' güdüsüyle tetiklediği bir savaş kurumudur.Bu nedenle askerliğin reddi,nefret söylemleriyle kuşanan ve kuşatılan zihniyete karşı açılan bir retttir.Ölümü ve nefteti üreten makineye karşı,el emeğiyle,vicani giysilerle yürütülen ret çağrısıdır”.
Türkiye 'Vicdani Ret' ile 1990'ların başında tanıştı.Askerliğin hiçbir şeklide sorgulanamadığı,öldürmenin bizi birarada tutan ve asi duygularımızı yeşerten gerçek bir kimlik olduğu düşüncesinin her bir karış toprağa ekildiği yıllardı.1990 yılında Tayfun Gönül ve Vedat Zencir,o dönemde bulunan Sokak Dergisi'nin bir kampanyasıyla vicdani retlerini açıkladılar.Daha sonraki yılları takiben İzmir'de 'Savaş Karşıtları Derneği' kuruldu.Öldürmenin kayıtsızlığa karşı yürüttükleri mücadelede her türlü ağır bedelleri göze alarak barışın tohumlarını serpiştirmek istiyorlardı kadim topraklara.Büyüyecek 'barış' ağaçlarının yorgun gövdelerine huzurlu bir biçimde çocukların yaslanabilmesi için.Barış çocuklarının...
Bir kere daha ve herzaman 'Vicdani Ret' hakkımızı her fırsatta haykırmalıyız.Seslerin bastırılmasına,susturulmasına aldırış etmeden...Çocukların; 'barış ağaçları'nın gölgesinde huzurlu ve mutlu hayallere dalabilmeleri için.Gölgesine sığındıkları o ağaçların 'yorgun barışçıların gölgeleri' olduğunu hissederek,duyumsayarak uykuya dalabilmeleri için...Yoksa hayallerin kan ve şiddetle örülü çocukluğunda hepimiz boğulurak kaybolacağız.Kurtulmak istediğimizde ise, tek bir ağacın gölgesini bulamayarak..
andacyazli@yahoo.com
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder