Michael Haneke'nin efsane filmi 'Saklı (Cache)'nın final sahnesinde kamera,onlarca insanın geniş bir okul meydanında bulunduğu bir alanı kadraja alır.Sabit planla konumlandırılmış kamera, fazla dikkat çekmeyen bir kalabalığın sakin ve düzenli hareketlerini izler.Kalabalığın içinde görünen sadece filmin iki karakterinin(George'un ve Majid'in oğlu) ne olduğunu bilmediğimiz bir konu hakkında konuşmalarıdır.Bir süre sonra,bir filmin finaline yakışır şekilde olay(lar) yaşanacağı beklentisi ile yoğunlaşan meraklı seyirci profiline hiçde uygun olmayan biçimde ekranda jenerikler akmaya başlar.Filmden geride kalanlar, derin bir hayalkırıklığı! ve çözüme kavuşturulmamış bir dizi sorun yumağıdır!
Yazının girişinde böyle bir anektotla başlamamın nedeni,Haneke sinemasının incelikleri,özgünlüğü ve estetiği ile ortaya çıkan yüksek sinema kabiliyetinin duvarlarına tırmanmak değil velhasıl.Haneke ve Haneke sineması başlığı altında sayısız yazı ve yorumların üstüne birşeyler söylemek bu yazının nitel ve nicel boyutlarını aşacağı gibi,söylenenler üzerine de çok yeni ve özgün cümleler sarf etmeyeceğinin farkındayım.Konum, Haneke sinemasının en temel ve sarsılmaz direği olan 'kamera dili' (daha doğrusu kamera aynacılığı demek daha doğru)'nin geçmiş,bugün ve gelecek arasında kurduğu köprünün izlerini takip etmek.
Film,orta-üst sınıf entellektüel bir Fransız ailesinin (Laurent ailesi) parlak,huzurlu ve korunaklı bir yaşamının altında geçmiş ile ilintili gelişen bir dizi tedirgin olayların başlamasıyla açılıyor.Bu tedirginliğe neden olan ise,ailenin günlük yaşamlarında sıradan ritüellerin kayıt altına alınıp aileye gönderilen (kim tarafından olduğu belli olmayan) kasetler ve kapıya bırakılan elle çizilmiş basit ama ürkütücü resimler.Bu döngü uzunca bir süre aynı olağanlıkta ama çeşitli şekillerde devam ediyor.Bir TV programında edebiyat sunuculuğu yapan ve işinin sürekliliğini devam ettirebilmesi için 'izlenmesi' gereken George,sıradan günlük olayalarının bir başkası tarafından kendisine izlenmesi için verildiğinde yaşam akışı bir anda altüst oluyor.Bu tuhaf ve olağandışı durumların üstüne gidip,bir an önce güvenli gördüğü yaşamına geri dönmek istediğinde ise,karşısına 1945 yılında yaşanmış Cezayir olaylarının kanlı mızrağının ucu çıkıyor.
Cezayir savaşında annesi ve babası tarafından ayrı düşen ve George'un ailesi tarafından evlatlık alınan Majid,George'un iftiraları ile aile tarafından bir süre sonra kovuluyor.Bu olay,George'un sonraki yaşamlarında halı altına ittiği,varlığını tamemen olmasa da kısmen unutacağı bir silik anı olarak kalıyor.Kasetler ve resimlerin izlerini takibe soyunan George,Majid ile yıllar sonra tekrar karşılaşıyor.Silik anılar berraklaşmaya başladığı esnada,George yüzleşme anını 'inkar' maskesine çevirerek olayın üzerinden hızlıca atlamak istiyor.
Ailenin-özellikle de George'un-sıcak ve huzurlu ortamını sekteye uğratan eylemler ve ailenin küçük çocuğunun eve gelmemesinden dolayı duyulan paniğin yaşandığı bir gecenin ev atmosferinde açık bir televizyon gözümüze çarpar.George ve Anna,televizyona sırtları dönük bir biçimde oturup durum etrafında kaygılarını yaşamaktadırlar.Televizyonda ise,Irak işgalinin yarattığı yıkım ve acı manzaraları yaşanmaktadır.Tıpkı bir Cezayir savaşında olduğu gibi ucu Laurent gibi ailelerin yaşamlarına sirayet edebilecek acı manzaralar...Haneke'nın 'kamera dili' artık konuşmaya başlamıştır.Kamera geçmiş,şimdiki ve gelecek ile kurduğu zamansızlığı dört duvar arasında gözlemektedir.Geçmiş,Cezayir Savaşı...Şiimdiki,George ve Anna'nın duygu ve hisleri..gelecek ise bütün belriszliği ile uzanan Irak işgalidir...Haneke'nin 'kamera dili'nin lal kesildiği sadece varlığnıı duymaktan,düşünmekten korkar olunan görüntüleri gözlerimizin önüne getirdiği gerçeği karşında,'Saklı' olanın aslında hiçde 'saklı' olmadığını anlamaya başlarız.
Artık yazının başına dönebiliriz sanıyorum bakalım ne diyor:”Michael Haneke'nin efsane filmi 'Saklı (Cache)'nın final sahnesinde kamera,onlarca insanın geniş bir okul meydanında bulunduğu bir alanı kadraja alır.Sabit planla konumlandırılmış kamera, fazla dikkat çekmeyen bir kalabalığın sakin ve düzenli hareketlerini izler.Kalabalığın içinde görünen sadece filmin iki karakterinin(George'un ve Majid'in oğlu) ne olduğunu bilmediğimiz bir konu hakkında konuşmalarıdır...”
Herşey oldukça açık değil mi,ne dersiniz?
andacyazli@yahoo.com
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder