Stefan Zweig'in 'Satranç' ı herşeyden önce bir vedanın kitabıdır.Nazi Almanyası'nın sürüklediği savaşın çığırtkan gövdesinden kurtulma,feryadın yüreklere keyzap attığı acı manzumesine daha fazla katlanamamanın acı satırlarıdır.Zweig'in ölümünden çok kısa bir süre önce tamamladığı bu başyapıt,halen kulaklarda yankılanan zulüm çemberinin peşinden sürüklenen insanlığın başucu kitabı olmaya devam etmektedir.Zweig'in bu son kitabı kişisel bir hesaplaşmadan geriye kalan kanlı tarihin, yokolan bir yazarın okyanus damlasına tekabül etsede; aslı olarak,ikircikli bir halat-i ruhiyenin barındırdığı çatışmaların,özgürlük ve eşitlik adına verilmiş bir kararın evrenselliğini ima eder.Özgürlüğün bedeli ölümle verilebilen bir coğrafyanın şanssız çocuklarıdır Zweig,Benjamin ve diğerleri.
Hikaye New York'tan Buenos Aires'e yolculuk yapan bir deniz vapurunda yaşanır.Yoksul bir kayıkçının tek oğlu olarak dünyaya gelmiş Mirko Czentovic, çocukluk ve gençlik yıllarında sınır zekaya sahip pasifist bir hayat yaşamıştır.Babası öldükten hemen sonra bir kasabanın papazı tarafından evlatlık alınır.Papazın bir süre sonra Mirko'nun satranca karşı çok üstün bir yeteneği olduğunu keşfeder.Bugüne kadar en basit eylemleri dahi yerine getiremeyen bir sınır zekanın,böyle kıvrak zeka gerektiren bir oyun karşısında gösterdiği şaşırılcak başarı,kısa bir süre sonra dikkatleri yeteri kadar çekecek etkiye erişir.Önceleri bulunduğu köy etrafında çeşitli turnuvalarla başlayan yolculuk onu, dünya satranç şampiyonası konumuna getiren sürece kadar götürür.Ünü her yere yayılan ve parasal olarak da güce kavuşmuş Mirko'nun,bireysel yaşamında dışavuran gülünç bir kibir ve acınası bir açgözlülüğün soğuk nefesi onu heryerde takip eden ikinci bir benlik olacaktır.Bu özelliklerin kıskacında yalnızlaşan,iletişimi patolojik boyutta sürdüren bir deli-dahi oluvermiştir.
Herşey yolcu vapurunda bu ilginç yaşam öyküsünüden haberdar anlatıcının,dünya şampiyonuyla tanışmak istemesiyle başlar.Birebir kurulabilcek her türlü ilişkiye sırtını döneceğinden emin olduğu bu adamı,ikna edebilecek tek faktörün satranç turnuvasını olduğu bilir ve onu ikna edebilecek McConnar isimli birini bulur.Mcconar ile başlayan turnuva (para karşılığında ikna edilebilmiştir Mirco) daha sonraları D.B isimli bir Viyanalının oyuna dahil olmasıyla yön değiştirecektir.
Lakin Viyanalı D.B istemeden de olsa, oyuna dahil olur ve Mirco'nun hamlelerine karşı müdahalede bulunur.Yedi-sekiz hamle sonrasını net bir biçimde görebilen D.B,oyunun berabere bitmesine neden olan stratejileri gerçekleştirecektir.Böylece şatafatlı bir başarı şöhretinin koltuğundan aşağı kibirli bakışların,bitmek tükenmek bilmeyen para hırsının yekpareleştirdiği Mirco'nun son bir oyun için D.B'ye teklifte bulunan sözleri,ikiliyi tekrar satranç masasına oturtacaktır.D.B başlangıçta kibar bir dil ve mütevaziliğinin gıpta uyandıracak tarzıyla reddedecek ve oyun alanını terk edecektir.Anlatıcnın D.B'yi ikna için gittiği ve öğrendiği karanlık mazisinin bir parçası olan satrancın,olağanüstü çabuklukta gerçekleştirdiği hamlellerin ayrıntılarını dinleyecek,işkencenin var ettiği saniyelerde sayısız kombinasyonun bir araya getiren ölüm-kalım savaşının tüm baskısını hissedecektir.
D.B Viyanalı bir avukatın oğludur.Nazilerin,Viyanayı işgal ettikten hemen sonra tutuklanır ve sorgulama işlemi için bir otel odasına hapsedilir.SS yetkilileri D.B'de bulunduğuna inandıkları birtakım gizli evrakların peşindedirler ve bunun anahtarı olarak düşündükleri D.B'yi uzun bir sorgulamaya alırlar.Ona içinde bir yatak,masa,leğen ve küçük bir pencerenin olduğu bir oda verirler ve D.B'yi dışdünyadan ayıracak her türlü uyarıcıdan mahrum bırakırlar.Bu süre zarfında,D.B düşüncelerini altında ezilmeye,zihininin karşı konulamayan bir boşlukta eridiği,günden güne yok olduğunu anlamaya başlar.Tesadüf eseri sorgu esnasında gizlice bir yere sıkıştırdığı bir kitabı odaya sokmayı başarır.Kitap,onun beden ve ruhun kopmasına neden olan zihinsel işkencenin,üstüne çöken tonlarca psikolojik baskının eşiğinden kurtaracak bir nesne olmuştur.Kitap,satrançla ilgilir ve D.B'yi satrancın tüm bileşenleriyle birlikte varedebildiği, benlik ayrışımının kurtarıcısı aynı zamanda imha edicisi olacaktır.
D.B hapsolduğu süreçte,satrancın tüm inceliklerini binlerce kez bir araya getirdiği kombinasyonlarla keşedecek,sayısız hamlelerle ikiye böldüğü zihnin duvarlarını alaşağı eden zehrin labirentlerinde kaybolacaktır.Kenidisiyle girdiği savaşı kaybdecek ve benliğini yitirme noktasına gelecektir.
Mirko ve D.B'yi karşı karşıya getiren satranç,D.B'nin geçmişte tanık olduğu işkencelerin,sindirme ve yalnızlığın tahakkümünün umutsuz bir yüzleşmesi olacaktır.Ete kemiğe bürünmüş bir halde karşısında oturan adam;şiddetin reva gördüğü faşizmin kanlı hamleleridir.D.B şiddetin gücün karşı gelemmeyecek ve faşizmin hamlesine boyun eğmek zorunda kalacaktır.
Stefan Zweig'in vedasıdır aynı zamanda D.B'nin vedası.Yaşadığı hayat boyunca;acıların uzun gölgesinde inleyen insanlığın haykırışı karşısında mat olmuş ve hamle yapamamıştır.Zaten 'Satranç' dan hemen sonra,ölümün soğuk duşunda bize ve geride kalan diri topraklara el sallayacaktır.
andacyazli@yahoo.com
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder