'Devam Ederek Gelişmek,Değişerek Devam Etmek'
Sözün bittiği yerin başlangıcına belki de yukarıdaki sözü eklemek gerekir.Modernleşmeden beklenti ve idealize edilen 'modern birey',gelişimin tıpkı gökkuşağını takip eden birey gibi olmasıdır.Her daim peşinde koşulan ama hiçbir zaman ulaşılamayan bir kutsallık,bir kimlik...Bu durum,bireyin aklın sınırlarını aşması,yaratıcılığı tetikleyen entellektüel araçları içselleştirmesi ve karşısındaki kişiye gıpta uyandıracak örnek davranışları sergilemesi olarak kendini ortaya koyar.Aynı zamanda modernleşme gizli bir kibirliliğin de göstergesidir.Kibrin sahibi hayatı 'modern' ve 'modern olmayan' şeklinde kalıplaştırdığı bir ikileme sıkıştırır.Dolayısıyla,yazılı/sözlü olarak belirtilmemiş,hukuki hiçbir dayanağı olmayan soyut düşünce ve yaşam pratikleri, belirli kurallar bütününde tüm insanlığa örnek gösterilen bir tür dayatmacılığa bürünür.
'Aya Seyahat'
Yönetmen Kutluğ Ataman |
Sürreal Coşku,Reel Elitizm
Ataman'ın bu sosyolojik çalışması kuşkusuz Jakoben bir modernleşmenin ötekileştirdiği bir halkın kendi rasyonelliğini, gelenkeselliğin araçlarıyla yerle bir ettiği gerçeği,daha doğrusu ütopyası üzerine olduğu için çok anlamlı.Burada ithal edilen modernlik algısının,toplumda yaşayan büyük bir çoğunluk için nasıl bir sürreal nitelik taşıdığını göstermesi açısından da çarpıcı olduğu bir gerçek.Fakat benim söylemek istediklerim,aya seyehat fikri her nekadar imkansızlığın yitik bir düşü olarak karşımıza çıksada içinde sürreal bir insanlık hissi uyandırdığıdır.Reel'in tepeden inmeci,aşağılayıcı,dışlayıcı tüm dinamiklerine karşı başkaldıran bir sürreal erdemlilik benim bahsettiğim.Hem modernleşmenin çarpık dayatmacılığına,hem de sahip olunan değerlerin insanı muhafazasını baltalayan 'kimliksiz' belirsizliğie bir başkaldırı olarak düşünüyorum.Bu konuya bir sonraki yazımda Ahmet Hamdi Tanpınar'ın Saatleri Ayarlama Enstitüsü' ışığında devam edeceğim.
andacyazli@yahoo.com
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder