Farkında olduğumuz ama bir şekilde zihnin hiyerarşisinde hep alt katmanlarda bir yerlere fırlattığımız sesleri,konuşmaları,cıvıldaşmaları,bağırışları ilk kez böylesine bir dikkatle kulak kabartmış ve sanki neden beni dumuyor,neden konuşmıyorsun? serzenişlerin ortasında kalakalmış hesaplaşmanın saadetiyle dinliyorum.
Odamın penceresinde görüş açımı kapatan bir çınarın cılız bir rüzgarla hırpalanan koyu yeşil dallarını izliyor,çocukların koşuşlarında ahenkli bir melodi gibi zemine vuran ayak seslerini dinliyor,köpeklerin uzaklardan yankılanan havlamalarını duyuyor ve tekrar odanın sessizliğiyle kaplanmış örtüye dönüyor ve hafifçe aralıyorum.Sanki uykudan uyandırmaya kıyamdığım bir kadının zerafetine dokunur gibi ürkek bir hareketle.Ardından söyleniyorum kendi kendime...düşlerin coğrfyasında kaybolan bir gezginin elini kolunu sallaya salllaya özgürlüğün tadına varması gibiyim sanki...
Evet aklımdan bu geçiyor ve yazımın başına oturuyorum.Düşlerin gerçekliğine sığınmak,gerçekliğin ruhani pençesiyle tırmalayan kasvetin soğuk nefesinden arınmak istiyorum.Ölümlerin çığlığında,acının,darbenin,mutsuzluğun hakikatinden sıyrılıp,odamın penceresinden çınarın heybetliğine teslim olmak istiyorum.Çocukların saflığında yer bulmak,onlarla oynamak istiyorum.Başucumda duran 'Kuyucaklı Yusuf' romanını satırlarında gezinip,gerçek adaleti bulmak,mazlumun ahı olmak isityorum.Birden bir gürültüyle uyanıyor ve düş bahçesinden kopuyorum.Bir cumartesi sabahı hayalinin bitimiyle sarsılan bir kopuşla hemde.
andacyazli@yahoo.com
andacyazli@yahoo.com
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder