Geride bıraktıklarını düşünüyodu.İşe yaramadığını bile bile sürekli olarak başvurduğu kendini kandırma konforuna yaslanacak bir yastık bulamıyordu.Kendisini doğanın edasına bıraktığı şu anlarda;bölük pörçük,acelesi olmayan bir gezgin gibi ağır ağır geçen düşüncelerin gafletine boyun eğmeden ilk kez böylesine dipdiri bir yüzleşmenin yüceliğini yaşıyordu.
Annesini düşünüyordu.'Üvey' olmadan üveyliği yaşatmayı başarabilmiş bu insanı artık daha iyi tartıp biçebiliyordu.Bu birikmiş bir öfkenin tipik dışavurumu olamazdı.Kendi değersizlik addediği yaşamından sorumlu tuttuğu 'anneyi' bir başka 'ana kudreti' ne yani,kırmızı kerpiçli eve gömüyordu.
Babasını düşünüyordu.Çocukluktan geriye kalmış; göz hakkı sağlanmış,mülkiyeti ihlal edilmiş bir nevi anarşizmin çocukluğun masumiyetine uyarlanmış gaspın; bahçe ağaçlarına,bakkal kuytularına uzanan ellerin uazak hatırası gibi canlanıyordu gözünde.Silkleşmiş birkaç hatıraydı.En ufak kımıldamanın hiçbir suretini yüzünde barındırmayan bu ketum adamı kırmızı kerpiçli eve gömüyordu.
Büyümenin gel-gitleri kadar,büyüyememenin iç burkan yalnızlığını omuzlarında atan bir bedenin rahatlatıcı huzuruna eriyordu.Gömdükçe;kuşatan hayalkırıklıkların,yitirilmiş sevginin,büyütülmüş egoların tutsaklığından bir bir kurtuluyordu.Evin geleceğini, geçmişinden temizlenen manevi yenilenmeye bırakıyordu.Ev ile bütünleştiği anlamıştı.Evin kudretinde kuracağı yeni bir hayatın çehresi, kül rengi bulutların arasından görülen maviliğin berraklığını andırıyordu.Geride kalanlar ve yaşanacaklar.Hayat yeni başlıyordu...
(Bitti)
(Bitti)
andacyazli@yahoo.com
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder