2010 yılı vizyon filmlerinden önemli bulduğum birkaç filmi (The White Ribbon,A Serious Man..) önceki yazımda kısa bir değerlendirme kapsamında geçirdiğim, bugün asıl olarak adı daha çok festivallerde duyulan ve aralarında tür,mekan, dramatik gibi yapılarla ayrılan geniş bir yelpazede birkaç filme değinmeye çalışacağım.Böylece sinema hassasiyetimin sorumluluğunu yerine getirmekle birlikte, daha önemlisi sanatın içini boşaltan,beğeni ve zevkleri piyasa mantığına göre formüle eden ve ticari mantalitenin 'sanat' kavramını 'eğlence' ye indirgemeye çalışan mekanizmalarına karşı bir çift söz söyleme erdemi geliştirmedir.
Yılın alternatif vizyonuna ilk olarak 'Akvaryum (Fish Tank)' filmini gösterebilirim.Andre Arnold'un Kırmızı Yol'un ardından (Red Road,2006),Essex'teki banliyölerde geçen son filmi,ergenlik yıllarının çatışmaları ile başetmeye çalışan,aynı zamanda sorumsuz annesi ve genç sevgilisi arasında iyice sarsılan dans tutkusu 15 yaşında Mia'nın hikayesi.Mia'nın hayatı, eğlenceye ve sekse düşkün kayıtsız bir anne ile,onun genç sevgilisinin 'baba' ve 'sevgili' figürlerinin biraradaki karmaşasının hali arasında öfkeye ve kontrolsüzlüğe doğru evrilişinin öyküsü.
Fish Tank |
Bong Joon-ho'nun 'Ana' filmi |
Köpek Dişi (Kynodontas) |
Mafyatik ilişkilerin 'otorite' temelinde hiyerarşsini kurduğu Fransız hapisanesindeki Arap asıılı bir göçmenin, hiyeraşinin alt katmanından üst'e doğru yükselişinin bedellerini ve engellerini anlattığı 'Yeraltı Peygamberi (Un Prophete) diğer öne çıkan filmlerden bir tanesi. .Zorla işlettirilen bir cinayetle bu ilişkilerin ortasında kalan Malik 'Peygamberlik' mertebesine yükselirken,ilk işlediği cinayetin kurbanının halüsülasyonuyla bir iç çatışamnın, daha açık ifadeyle içindeki eski ve yeni'nin mücadelesinin kırılgalıklarını yaşıyor. 'Peygamberlik' mertebesi ise,geçmişin saflığından geleceğin 'zalim' liğine dönüşümün metaforik yansıması oluyor.Filmde ele alınan 'bireysel' dönüşümün toplumsal temelde izdüşümü, eskinin yeniye karşı kaybedişinin belirsizliği olarak anlam yaratıyor.
Henüz vizyon şansı bulamayan bu filmler,önümüzdeki aylarda kısmende olsa sınırlı kopya ile belli yerlerde vizyona girebilirler.Fakat bu olsa bile sinema salonlarını esir alan torpilli yerli bombardımanlar (New Yorkta Beş Minare,Kutsal Damacana vs) ve büyük bütçeli ne idüğü belirsiz hollywood filmleri, kan fetişizminden beslenen korku furyası,seyircinin bu tarz filmler ile ilişkisi kurmasının önünde çok büyük engel teşkil etmekte.
Not: Önceki yazımda geçen yılın İlk 10 filmini listelerken,sizinde görüşlerini burada paylaşacağımı söylemiştim.Gönderilen her değerlendirmeyi yazılarımın sonunda görebileceksiniz.Değerli dostum Ali Özden'in sinema ile olan yolculuğunun küçük bir kanıtı olan ilk 10 luk listesini sizlere sunuyorum.
Ali Özden
- Ciddi Bir Adam
- Sihirbaz
- Beyaz Bant
- Oyuncak Hikayesi 3
- Hayata Çalım At
- Çoğunluk
- Başlangıç
- Bal
- Zindan Adası
- Sosyal Ağ
andacyazli@yahoo.com
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder