21 Ocak 2011 Cuma

Modernist Refleksler

Modernist refleksler  o denli belirgin ki,attığımız her adımda peşimizden gelen bir 'yabancı' nın tedirginliği gibi.Her seferinde kaygımızı azaltacak biçimde geriye dönüp bakmamızı zorunlu kılacak kadar güvensiz.Ama geçici bir rahatlamanın sağlandığı kadar da huzurlu.Bu sentezlemeden meydana gelecek şekilde de tarifsiz bir post-modern halaturiye'nin vücudu.Bir şekilde farkı  olabilmenin 'kimliği' gibi sanki.Kenidimizi başkasının gözünde 'cool' görebilememizin anahtarı.Ya da ters düzlemde başka birilerinin ulaşılmazlığını kendi kendimize ikna ettiğimiz, yani 'kişiler arası hiyerarişi' nin en üstü ile en altını kabaca belirlediğimiz bir yaşam alanı.

Liberal değerlerin içselleştirilmesi  veya idealize eylemler şeklinde güncelimizi oluşturması,bu tarife uygun 'çift kişilikli' bir yapının da sağlayıcısı oluyor.Güncelimiz diyoruz çünkü;1)sadece kendimize itirafta bulunduğumuz yahut bulunma gafletine asla eremediğimiz özelliklerimizin 'komünal' yaşamları 2)Bu yaşamların gizlenmesini kolaylaştıran modernist reflekslere sarılma şeklinde ortaya çıkan 'çift kişilik' anotomisi.Tuhaf ama bir okadarda olgunlaştırıcı bir iç çatışma durumu.Hem 'tedirginlik' in (2.duruma tekabül),hem de 'geçici bir rahatlama' nın (1.duruma tekabül) varlığı.

Kişiler arası ilişkilerde de yanılgımızın kanıtını oluşturan 'tanıma/tanıyamama' ikilemi.Çok iyi tanıdığımızı sandığımız en yakın kişilerin (anne,baba,eş,dostlar vs) bile 'yukarıda da değindiğim gibi' kendisine dahi itiraf etmekten korku duyduğu birtakım kişisel kodlarının olduğu gerçeği.Varlığına tanık olamayacağımız ama bambaşka bir hayat'ın hakikatini oluşturan bilinmezler.Tabii çif kutuplu bir insan portesinin de bir tür çift taraflı bir yabancılaşma durumuna tekabül edebileceği gerçeği işin başka bir boyutu.

İnsan doğasında gizemili bir şekilde varolabilen bu çif kutupluluk,sözün dönüp dolaşıp geleceği modernizasyon ile şu şekilde bir bağın olduğunu düşünüyorum.Komünal  ile çağdaş yaşam arasındaki uçurumu belirginleştiren,pratiklerimizi ve davranış kalıplarımızı yoğun bir şekilde estetize eden yani 'bir başka ben' i yaratan sunniliğin kişiliğini oluşturmasıdır.

Bu durumda refleksler kronikleştikçe,insan ilşkileride eşgüdümlü bir etkileşimin parçaları olabiliyorlar.İlişkiler hem kendi özerk alanlarını yaratan,hem de birbirlerinin kişisel alanlarının üzerini örten bir sis perdesi oluveriyor. 'Modernite' yada 'liberal olabilme patolojisi' bu şekilde bir halaturiyenin karmaşasını inşa ediyor. Tüm bunları yazarken,modernizmin reflekslerinden biraz olsun araınabilmeyi ümid etmiştim.Bilmem başarabildim mi!

andacyazli@yahoo.com

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder