20 Ocak 2011 Perşembe

Düşlerin Melenkolisi

Gözünün önünden akıp giden yaşamlar bir bir sis perdesini aralar, çok uzaklarda değildir gördüklerin.Trenin buğulu camına yapıştırdığın başının sallanmasının farkına varamazsın.O kadar dalmışsındır ki, kalp atışlarını dizginliyemeyen o bakışların davetkarlığını hatırlarsın.Öylece karşına dikilir, sana bakar ve yüzün kızarır daha ileriye gitmek istemezsin.Sanki bir suç işlemişsin gibi...Hatırladıkça boğazına düğümlenen o sözleri neden haykıramadığının öfkesini biriktirisin içinde,o öfke birikdikçe duyguların azgın dalgaları oluşturur dinmeyen,sen o dalgalara kararlıca yürüdükçe boğulur gibi hissedersin ve ölecek gibi..ölüm çok yakındadır istemediğin kadar yakında sadece bir adım uzağında.O beklenen adımı atamazsın ve atamadıkça tekrar başa döner durusun.Tıpkı 'Sisifos'un taşı taşıyıp zirveye ulaşmadan geri aşağı düşmesi gibi..

'Kader' diye geçirirsin akılından halbuki hiç inanmadığın.Ama ya öyleyse diye sorarsın içinin kıpırtılarına! cevabını beklersin bir süre asla gelmiyeceğini bilemene rağmen...Kaybettiklerini tekrar kazanmanın ütopyasını düşlerisin ve zihnin kurgusal cennetinde kendini onunla birlikte bırakırsın sonsuzluğa...Kibrinin seni prangalara hapseden tahakkümünden kısa bir süre kurtulursun.Kendini tartamadığın gerçekliğin terazisinde hep en aşağıda kibrin yüceliğine yenilirken bulursun. Ağlamaklı bir itirafın soğukluğunda ürperirsin.Tren'in geride bıraktığı yollları,ağaçları izlerken.İtiraf edemezin ama içinden o ağlamaklı sesi duyar gibi olursun,kulaklarını tıkarsın ama nafile!adeta sana inat dökülür ağzından 'Asla geri dönmeyecek hazlarım,düşlerimin uzak bir çölünde kalmış kahkalarım ve sarhoşluğun sıcak güveninde gözlerini kapayıp kollarını omzuma attığın o gece asla geri dönmeyecek'

Yolculuk devam eder,içinde ki dalgalar azdıkça itirafların panzer etkisiyle savrulursun.Hasta anneni hatırlarsın.Seni hatırlamayan,sendeki yokoluşun resmi tanığı gibi bomboş bakışkarını üzerinde hissedersin.Konuşamazsınız, lal kapısından geçmişsindir bir kere! geride bırakacaklarını düşünürken sorarsın bir kere daha 'Anne insan neden çürüyüp gider'...

Yolculuk devam eder.geçmişin masum tanıklığını yapan yol arkadaşını hatırlarsın.Hiç ayrılamadığın köpeğini artık sana ihityacı olmayan kızına emanet ettikten sonra karşılarsın onunla.Bir yerlerde seni beker sanki! kimsesizdir öylece sokakların ana kucağına bırakmıştır kendini! yanına alırsın son bir kez daha yaşadığının ispatını yapmak için onunla konuşursun.Tıpkı anneni son gördüğün gecede sorduğun soru gibi neden! dersin Neden? İnsan çürüyüp gider...

Artık veda etmek zorundasın,tıpkı annene,kızına,köpeğine veda eetiğin gibi ona da veda etmek zorundasın.Ama kolay olmaz yapamazsın! o masumane gözlerini üzerine dikmiştir.Zorundasın ağlayamazsın.Ayrılırsın son bir kez bakarsın o ışıldayan gözlere,arkanı döner ve yürümeye koyulursun son vedanın ağır yükünü taşıyamaz ve haykırısın.'Gitme'...

andacyazli@yahoo.com

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder