25 Ocak 2011 Salı

5x2:Beş Kere İki

İtiraf etmeliyim ki Fransız yönetmen Francois Ozon şuana kadar bende pek sempati uyandırmamıştı.Elimin altında bulunan filmleri izlenmesi sürekli ertelenen, hafif bir önyargının kurbanları olmuşlardı.Ozon'un 5x2 filmi, yönetmenin doğasını ve ilişkilerin kırılganlıklarını genel olarak da modernist reflekslerin keskin dönemeçlerde berraklaştığı batı orta sınıf burjuvazinin ontolojisini anlamak için çok iyi bir fırsat sağlamış oldu.

Heşeyden önce Ozon hikayesini ters bir kurgu üzerine inşa ediyor.5 yıllık bir evliliğin sondan (boşanma) başa doğru (ilk karşılaşma ve tanışma) gidişinin öne çıkan evrelerine tanıklık ediyoruz.Mario ve Gilles'in evliliklerinin bitmesiyle başlayan film,otel odasında son sevişme,sarhoşluğun ilk aldatma itiraflarına gebe bir akşam yemeği,çocuğun doğumuna zaman ayıramama,düğün gecesinin mutlu dans edişlerini ateşli bir seksle sonlandıramama ile devam edip, ilk tanışmanın yaşandığı otel'in duygu kıpırdanışlarına vesile olan romantik bir plaj sohbetinin davetkar gülümsemeleri ile sonlanıyor.

                                                                 
                                             


Ozon, Mario ve Gilles çiftinin boşanmayla sonlanacak ilişkilerinin tüm hezeyanlarını ortaya sererek, bizi bu ilişkinin sarsılabilir doğasının ayrıntılarıyla baş başa bırakıyor.Gilles'in sevgilisi ile geldiği tatilde Mario ile tanışıyor olması, başka bir ilişkinin bitişinin de ayrıca başlangıcını yaratmış oluyor.Böylece yeni ilişknin ileride sonlanmaya doğru gidecek aynı türden fakat aktörleri farklı bir aşk/evlilik döngünün ilk durağını oluşturuyor.Bu döngü,evlilik tarihlerinin belirlenmesi,nikah başında sadakat ve sonsuzluk yeminlerinin atıldığı,sözlerin verildiği anlarla somutlaşan düz ve pürüzsüz bir yola girilmesiyle devam ediyor.Rollerin derinleştiği,beklentilerin gerçekleşmediği,şehvetin ve heyecanın yerini sıradanlığın alması  yol ayrımına doğru giden yolun ilk sancılı dönemeçlerini oluşturmuş oluyor.Bu dönemeç, Gilles'in homoseksüel kardeşinin erkek arkadaşı ile ev ziyareti sırasında kendini belli ediyor.Fransız şarapları ve yüzlerce kitabın bulunduğu rafların arasında derinleşen sohbet,liberal özgürlüğün uç sınrlarını zorlamasıyla aldatma hikayelerine dönüşüyor.Birbirlerine özgürce itiraflarda bulunan çiftler,Gilles'in içinde erkeklerin de dahil olduğu bir grup seks'in şehvetli anların ayrıntılarını anlatmaya başladıkça tüm liberal ortamın havası birdenbire bozuluyor.Ve Mario beklentilerine yenik düşmenin hayal kırıklığını yaşıyor.

Birbirlerinin özerk alanlarına müdahale edilmemesinin ve birey iradesinin kutsallaştığı batı liberal orta sınıf ilişkiler,Mario'nun karşı tarafa çaktırmayan bir kırılganlık tepkimesi ile bozulan yapının ilk aktörü oluyor.Gilles'in ...¨aldatma itirafları sadece Homoseksüellere ait değil ya...¨ sözleri ortamı yumuşatma girişiminden ibaret olsa da, hetroseksüelliğin kırılgan doğasına göz kırpan bir göndermenin ironisi sağlayan bir doku olmakla birlikte,yönetmenin araya serpiştirdiği usta dokunuşların da kanıtını oluşturuyor.


Dönemeçlerin belki de en keskin evresini oluşturduğu aldatma itirafları,başlı başına bir ilişkinin bitiş temellerini hazırlamıyor.Aksine öncesinde küçük sarsıntıların açtığı tahribatı gidermeye yönelik 'dürüstlük' ölçütünün sınayıcısı oluyor.Daha öncesinde doğum anında Mario'nun yanında bulunma cesareti gösteremeyen Gilles,hayata yeni bir üyenin girme endişesi ile korkunun tutsağı haline geliyor.Evliliğin belki de ilk kırılma noktası tam bu noktada gerçekleşiyor.Gilles hayatını ve ona biçilen özgürlük değerlerini tehtit olarak gördüğü çocuğun gerçekliği kaşısında kaçmayı tercih ediyor.Mario'nun önemli gününde yanında bulunan annesi ve babasının arasında geçen bir tartışma, bu korkunun 'erkek' daha doğrusu 'insan' doğasında nasıl önemli bir kırılmanın sağlayıcı olduğu gerçeği ile hepimizi yüz yüze bırakıyor.

Francois Ozon ilişkilerin bütün hallerini deşifre etmekteki ustalığı,aşkın tanımını evresel bir ayrılık sürecinin zorunlu çırpınışları olarak görmesinden ileri geliyor.Hepimizin üzerinde kutsalığın deli gömleği niyetinde giydirildiği değerlerin patolojikliğinde bir tür yanılgımıza işaret ediyor.İnsanın öncelikli kendi anlam ve bütünlüğünün menfaati sağlandığında,daha doğrusu çıkarlarına hizmet edildiğinde ilişkilerin mümkün olabileceğinin altını çiziyor.Bu süreç zorunlu olarak, kişilik çatışmalarını doğuracağından ayrılığın kaçınılmaz olduğunu tüm özgünlüğüyle söylüyor.2 ayrı insanın çarpımı (çatışması) 5 yıla tekabül eden ilişkilerin anlamının peşine takılan sıradışı bir yönetmeni tanımak oldukça heyecanlıydı.Hepinize tavsiye ederim.

andacyazli@yahoo.com

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder